İstanbul’a ilk geldiğimde okuluma gitmek için kullanmam gereken metro hatlarından birisi M1’di. M1 ile bir buçuk iki yıla yakın seyahat etme imkanı buldum ve bu seyahatler sonucu size bilgi ve deneyimlerimi aktarmak isterim.
1.KARA TREN
M1 İstanbul’un en eski hatlarından bir tanesi. Bu yüzden aşırı derecede eski. Bu özelliğini bize gürül gürül bir sesle giderek sanki kara trenmiş gibi davranmasıyla anlatıyor. Gürül gürül gitme sadece sesle sınırlı değil. Aynı zamanda hareketle de kendini belli ediyor. Bir şekilde M1 ile bütün oluyor ve siz de gürüldemeye başlıyorsunuz.
2. YER YOK
İlk ön görüde de bahsettiğim şekilde bu tren eski. Bundan dolayı yeni metrolardaki gibi büyük vagonlara ve çokça oturma yerine sahip değil. Haliyle az yer , çok talep olunca bir rekabet başlıyor. ‘’İnenlere öncelik tanıyınız.’’ anonsu bu metroda işlemez. Daha inecek kişi ayağını trenden dışarı atmadan hop yandan biri çoktan trene binmiş ve az sayıdaki yerden birini kapmıştır. Bu trende inenleri beklemek ahmak bir kibarlık olarak görülür ve eğer bunu yapıp arkadakileri engelliyorsanız arkalardan hiç de hoş olmayan şeyler duyacaksınızdır. Nereden bildiğimi sormayın:)
3. ANNE BEN GÜNEŞİ GÖRDÜM
‘’Metromuzun hiç mi iyi tarafı yok ?’’ diyenlere gelsin bu madde. Bu tren güneş görüyor dostlar. Genelde metrolar karanlık bir tüpte gider ve istasyona kadar genel bir karanlık içerisinde kalırsınız. Ama M1 kendine has bir şekilde yeryüzünde giderek güneşin içeriye girmesine izin veriyor. Özellikle sınav çıkışı 13.30–14.30 saatleri arasında yüzüme vuran güneş ile seyahat etmek bu trende sevdiğim tek şey olabilir.
4.MULTILANGUAGE METRO
Doğu dilleri öğrenmek isteyenlerin bu metroyu kullanmasını tavsiye ederim. Türkçeden ziyade birçok farklı dil duyabileceğiniz hatta pratik edebileceğiniz bir metro burası. Birçok kültürü çok isteyerek olmasa da kucaklayan ve yaşatan bir metrodur M1. Belli saatlerde o kadar farklı etnik türden insan görürsünüz ki bir an ülke değiştirdiniz sanabilirsiniz. Yurt dışına gidecek paranız yok mu? Bir kart basımıyla M1 ‘e gelin.
5.KEDİ İNSANLAR
Kedilerin sıvı olduğunu biliyordum. Peki ya insanlar, onlar da mı sıvı? Bu türü sabah 10’daki sınavıma yetişmeye çalışırken saat 7.30 sularında gördüm. Yaklaşık 2 tren ağzına kadar dolu gelince önümdeki insanlardan birisi sanırım kendi içinde yeter diyip 3. gelecek olan trene her şekilde binmeye karar vermişti. 3. trende önceki 2’si gibi ağzına kadar dolu olmayı bırak neredeyse dışarı taşıyordu. Ama önümdeki kişi kararlıydı, yapabileceğine inanıyordu ve bir anda kedi oldu. İnsanların arasına bir kediymişçesine sızıp kendini trene yerleştirmeyi başardı. Kapılar kapandığında kişi ile kapı arasında nanometreler olduğuna eminim. Peki ben ne yaptım? Elbette ki bir sonraki treni bekledim. O da dolu geldi ama ilham olmuştu o kişi bana. Ben de kendime inandım ve trene bindim. Yanımdakiyle akraba olmamıza rağmen bir şekilde başarmıştım,ben de kedi olmuştum.
6.BEBEK ARABALARI
Saat 17 suları İstanbul’un meşhur akşam trafiğinin başlangıç düdüğüdür. Aklı selim olan herkes eğer cidden zorunlu değilse yollardan ve toplu taşımalardan uzak durması gerektiğini bilir. Ama tabii ki bazı insanlar meydan okumaları sever ve bu kalabalık saatlerde metroya 2 bebek arabasıyla binerek insanların homurtularını müzikmişçesine dinlemeyi hobi edinir. Benim önerim nasıl bisikletler ve scooterlar için belli zaman aralıkları varsa metroyu kullanabilmek için aynı uygulama bebek arabalarına da uygulanmalı. Bunu asla kendi rahatım için söylemiyorum. M1’e binen güruh içinde o bebek arabasını trenden dışarı fırlatıp kendine yer bulacak insanların olabileceği ihtimali beni korkutuyor. (Bu durum sadece 17 sularında geçerlidir. Diğer saatlerde insanımız pamuk(!) gibidir.)
6.KAPI AYIRACI ÇOCUK
M1 genelde 5 dakika aralıklarla geliyor bu yüzden kendinizi paralayıp kapı kapanma sesinde bütün benliğinizle koşarak bedeninizi metroya yuvarlamanıza gerek yok. Ben bir annenin çocuğunu kapıya feda edip metroya bindiğini gördüğüm için söylemek isterim ki eğer vatman sizin kapıya sıkıştığınızı aynadan görmezse yaklaşık 1 istasyon boyunca havadar bir şekilde gidersiniz. Karar elbette sizin.
7.GÜLDÜK EĞLENDİK PEKİ KENDİMİZİ NASIL KORUYACAĞIZ?
M1’de tecrübesizken istenmeyen bir durumla karşılaştım. Geri çekilmeme ve uzaklaşmama rağmen bu durum devam etti. Çevremdekiler bunu fark etmesine rağmen görmezden geldi. Sadece bir kişi yerini teklif etti ve o kişiden uzak durabildim. Hiçbir şey yapamadığım ve bir şey söyleyemediğim için hala kendime aşırı derecede kızgınım ama suçlu olanın ben olmadığımı biliyorum. Bu yüzden iki tavsiye vereceğim:
- Pasif olun ve böyle durumlardan uzak durmak için sırtınızı duvara verin ya da arkanızda insan olmamasına dikkat edin. Çünkü genellikle böyle tipler yüzünün görülmesini istemez.
- Aktif olun. Her zaman yaslanacak bir duvar bulamazsınız.Hiç kimse size yardımcı olmayacak bu yüzden kendi başınasınız. Önce kişiyi sert bir sesle uyarın.Eğer durum devam ederse sesinizi yükseltin ve polisi aramakla tehdit edin ya da kişiyi metro istasyonlarında bulunan güvenliğe vermekle ilgili bir cümle kurun. Hiçbiri işe yaramadı diyelim. Şiddet sevmem ama kendini korumakla ilgiliyse biraz şiddet kimseye zarar vermez. Kişiyi kendinizden sertçe ittirin. Ve en önemlisi bu size yapılmayabilir ama bir başkası bundan muzdaripse ses çıkartın. Birlikte daha güçlüyüz.
Buraya kendinizi nasıl korumanızla ilgili küçük bir video ekliyorum.
https://www.instagram.com/reel/Cs1VPWBso6C/?igshid=N2ViNmM2MDRjNw==
Kendinize dikkat edin M1 ‘i sevin.